Bir Seçmenin Ruh Hali Bir yazı yazmak, bir fikrimi benim dışındakilere aktarmak, varsa bir yanlışı anlama ve benim dışımdakilerden de istifade etmek işi artık çok zorlu bir hale gelmiş kanısındayım. Zira zihnimizin çalışma şekli, önceden elde edilen levhaların yardımıyla olmaktadır. Mesela bir elmayı yemeyen ya da şeklini görmeyen bir kişi onu anlatmakta güçlük çeker zorlanır ve anlatırken aldanır çünkü zihninde buna kaynak teşkil edecek materyal yoktur. Yazım tarzım ve anlatım üslubum biraz zor ve yorucu bunu gelen yorum ve eleştirilerden anlayabiliyorum fakat bir konunun iyice anlaşılması için çaba sarf edilmelidir kanısındayım, bu nedenle biraz uzatabilir ve fazlaca örneklere dayandırabilirim affola… Gelelim konuya; malum önümüzde Ülke kaderini tanzim edecek ve 4 yıl belki daha da uzun iz düşümlerde bir etkiye sahip olacak seçimler var. Varlığını anlatmak kadar kolay ve masum olabilseydi keşke yöntemi, üslubu, tarzı, işleyişi ve etkileri de. Zira sadece laf sanatı ya da iyi yalan söyleyebilme kabiliyeti haline gelen bir anlayış halini almış bizim ‘siyaset’ dediğimiz olay. Gün geçmiyor ki akla aykırı ve zihni sinir bir vahamet, bir tahfif ve insanları dereke seviyesine indirme tavrı olmasın. Malumları bu günlerde YSK takvimi işliyor ve artık uygunluk ve katılım gibi uygulamaya dönük işlemler çoğunlukla partiler tarafından tamamlanmış ve artık asıl hedefte olan ve desteği aranan seçmene dönülmüş, beyanlar, programlar, vaatler bir bir açıklanmaya başlanmış. Baştan beri asıl benim rahatsız olduğum ve değinmek gereği şahsımda hâsıl olan durum da burada, yani fikrimi, beyanatımı ve tercihlerimi zihnimde var olan düşünce kalıpları ve levhalar üzerinden yapmama aman vermeyen beyanatlar, taahhütler, projeler, fikirler kalabalığı. Hiç istisnasız bütün siyasal partilerin belki de tek ortak noktaları bu oldu sanıyorum: seçmene oyunu rasyonel bir tercih doğrultusunda kullanmaya mahal bırakmamak. İdeolojilerinin nezdimde hiç ehemmiyeti olmamakla birlikte, üslupları ve siyaset tarzlarından da ziyadesiyle rahatsızlık duymaktayım ve dahi benimle hemfikir olanlar da çokça var. Yerine getirilemeyecek çokça taahhüt, liyakatsiz ve halk nezdinde güven telkin edemeyen ve şaibe dolu geçmişleri il fazlaca aday varken; sade, anlaşılır kıstaslar ile seçmen tercihi beklemek de saflıktan öteye geçmiyor. Tabi beyanatların laftan öteye, icraat vaat etmesi, mevcut sorunların çözümüne yönelik olması iyi ve takdire şayandır fakat halkı tahfif eden, akla ziyan, açıklanması ve yapılması dahi güçlükle tanımlanabilen vaatler de o ölçüde hayretler içinde bırakıyor. Bu surette oy talep eden kişi, kuruluş, partiler ve diğerleri, bilgi çağındayız artık insan aklı ve kavrama biçimi o kadar hız aldı ki elli yıl evveli ile bu günü mezcedip bir fikir üretebiliyor; bu nedenle oylarına talip olduğunuz kişileri, balık hafızalı, cahil, bilmez, bildirmez, inancı nasılsa ona göre davranmalı gibi insan aklını yok sayan yöntemler ile celbetmeye çalışmayın. Kaybetmek en iyi öğrenme aracı ve hata bildiricidir, hayatın sonu değil, illa ki kazanacağım diye bütün izzetinizi ve haysiyetinizi yok edip paralamayın. Biz zaten sizler arasından en layık olanı her türlü karartmaya ve yalana rağmen arayıp bulacağız siz sükûnet içinde olunuz. Hâsıl ı kelam bugün bize cepten, netten, postadan, doğrudan ya da dolaylı ulaşanlar; kardeş, dost, hemşeri sayanlar, yarın bizlere ziyadesiyle uzak, kayıtsız ve ilgisiz olacaklar çünkü siyasal kültürümüz böyle. Ama iyimserlikte fayda vardır, bu türden vakalar bize ayakta kalabilme yetisi kazandırıyor… Herhangi bir bey… |
2261 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |