Markalar ve Tüketim Alışkanlıkları Üzerine Dünyamız hızla (tüketiyor) tükeniyor! Bu benim ve benim gibi düşünen birçok duyarlı insanın da çeşitli şekillerde dile getirdiği bir tespittir. Ekonomik döngü içerisinde tüketim alışkanlıklarımız o kadar hırçın ve pervasız hale geldi ki artık bir şeylerin yitirildiğinin de farkına varamıyoruz. Bu sayede daha fazla tüketmenin daha çok mutlu edeceği algısı ile yaşar hale geliyoruz. Bunu da alayım, buna da sahip olayım, bu özellik benimkinde de olsun, aç değilim ama şunun da tadına bakayım derken kendimizin nasıl bir girdaba kapıldığımızın dahi farkına varamıyoruz. Günümüz toplumları ilk çağlardan beri kümülatif şekilde geliştirmiş oldukları sistemler ile medeniyetin gelişimine katkıda bulunmaktadırlar. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için bir şeylerin tüketilmesi gerekmektedir. Bu tüketim faaliyetinin şekli ve unsurları yeryüzünde var olan kişi adedince çeşitlenmektedir. Bu ihtiyaçların giderilmesi için oluşturulan perakende zincir marketler akla gelebilecek, ihtiyaç olan ya da olmayan, her türlü ürünü satabilecek yapı ve kapasitede kurgulanmıştır. Bu türden zincir marketlerin birden fazla ülkede hizmet veren türleri de mevcuttur. Bu marketler hem sayı hem de nitelik açısından o kadar gelişmişler ki tek bir skalada değerlendirmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. En bilinen bir kaçını saymaya kalkışsak ortalama bir liste oluşturmak mümkündür. Kimi mini, kimi gross gibi sıfatlar ile büyüklüklerine dem vurularak tanıtılmaktadır. Ülkemizde toptan ve perakende alanında faaliyet gösteren birçok market zinciri mevcuttur. Bunların içerisinde özellikle öne çıkan ve dar gelirli tüketicilerin yoğun şekilde tercih ettikleri ve bana göre yeni bir pazarlama tarzına sahip olan BİM, A-101, ŞOK markaları dikkat çekmektedir. Temel tüketim malzemelerinin yanında haftanın belli günlerinde çeşitli adlar ile çok düşük fiyatlardan tuhafiye, giyim, emaye ve buna benzer ürünlere de yer veren market zincirleridir bunlar. Bu zincir mağaza türleri marka olarak çok olmasına rağmen en çok bilinen 3 marka kayda değerdir. O kadar ki, esprilere konu oluyor, bazı haber sitelerinde bu mağaza zincirlerine ait indirim haberleri yayınlanıyor, bunları derleyen bültenler oluşturuluyor, hatta kişiler arasında bir fakirlik alameti olarak niteleme unsuru olarak kullanılıyor. Bu üçü içinden BİM’i İstanbul genelinde, ilçelerin nüfus, gelişmişlik düzeyi ve tüketim alışkanlıkları ile gelir düzeyleri arasında bir ilişki oluşturulabilir mi şeklinde değerlendirmeye çalışacağım. Bu değerlendirme mevcut istatistikler üzerinden öznel olarak yapılacağı için bilimsel kriterlere muhatap edilmemelidir. Bu market zincirleri Türkiye genelinde ikisi (BİM, A-101) 81, biri 74 ilde olmak üzere toplam 17.338 (BİM-5988, A-101-6850, ŞOK-4500) adet şubeyle faaliyet göstermektedir. Bunlar içerisinde benim ilgimi çeken BİM markası, İstanbul genelinde 1.245 adet şube ile faaliyet göstermektedir. 14 milyonu aşkın nüfusu olan İstanbul’da her bir şube başına ortalama 11.891 kişi düşmektedir. BİM markası için İstanbul genelinde mağaza dağılımı ilçeler düzeyinde tabloda belirtilmiştir. Bu tablo ile BİM düşük gelirli ve daha düşük fiyat ve düşük kaliteyi tercih edenlerin marketi algısın ölçmeye çalışacağım. Rasyonel davranan her birey kaliteyi ucuza almayı hedefler. Fakat BİM ve bu tür markaların piyasada var olan ve konumlanmış ürünlerin benzerlerini kendi marka adlarıyla üretip satmaları ve bunu yığma şeklinde yapmaları tercih edilme durumlarını farklılaştırıyor. Piyasada tutulan ve bilinen bir salçayı kullandığınızda bunun nereden alındığının pek önemi olmamalıdır fakat buna benzetilen ve kalite düzeyi daha düşük olan bir ürünü, bu şekilde anılan bir yerde almak bazı tüketiciler için ucuzcu, bazıları için ikinci kalite ve buna benzer adlandırmalar nedeniyle hoş karşılanmayabilir.
Bu markalar içinde ŞOK markası diğer ikisine kıyasla biraz daha farklı bir algıya sahip denilebilir. Çünkü bünyesinde olduğu Yıldız Holding zaten gıda piyasasında iyi bilinen birçok markalı ürünü bu mağazada satmaktadır. Aynı ürünler kısmen de olsa tutundurmak amacıyla BİM ve A-101’de de satılmaktadır. İstanbul genelinde şube dağılımları konusunda karşılaştırmaya konu olabilmesi açısından diğer iki markanın da şube sayıları olsaydı daha tutarlı bir değerlendirme yapılabilirdi fakat şimdilik BİM markasının verilerine ulaşabildim. Bu verileri ve İstanbul’un ilçelerinin sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyleri ile ilgili farklı bazı araştırmalardan elde edilmiş sonuçlar üzerinden gidilerek, bu markaların şubelerini açtıkları bölge ve ilçelerdeki tüketicilerin eğilimlerini mi yoksa mağaza başına ortalama tüketici sayısını mı dikkate aldıklarına ilişkin bir sonuca varılabilir. Eğer şube başına düşen kişi sayısı dikkate alınarak bir dağılım düşünülmüşse tabloda yer alan dağılımlar bunun tutturulamayan bir yaklaşım olduğu ortaya koymaktadır. Öte yandan tüketici eğilimleri ya da gelir düzeyi faktörü göz önüne alınarak dağılım yapılmıştır tezini de tam anlamıyla ifade edemeyiz, çünkü 11.891 olan mağaza başına düşen kişi sayısı ortalaması bazı ilçelerde çok daha aşağıda kalmış bazı ilçelerde ise ortalamanın epey üzerinde rakamlar mevcuttur. Kadıköy, Bakırköy, Bahçelievler ve Kartal gibi gelir düzeyi ve gelişmişlik endeksi yüksek olan ilçelerde mağaza sayılarını düşük olduğu ve mağaza başına düşen kişi sayısının da ortalamanın iki katına yakın olduğu görülmektedir. Bu sonuç ikinci tez olan gelir düzeyi ve tüketici eğilimlerinin bu ilçelerde ve diğer bir kaçında etkili olduğunu göstermektedir. Bunun yanında şube sayısı yönünden fazla fakat mağaza başına düşen kişi sayısı yönünden ortalamanın altında kalan Ümraniye, Tuzla, Sancaktepe ve Arnavutköy gibi ilçelerde de bu tez güçlenmektedir zira şube sayılarının gelir düzeyine paralel olarak fazla olması mağaza başına düşen kişi sayısının ortalamanın epey bir altına düşmesine neden olmuştur. Gelir dağılımı sorunu, hayat pahalılığı ve buna benzer sorunlardan dolayı; kaliteli ve sağlıklı ürünlere erişimin zorlaştığı Ülkemizde temel gıda ve geçime dair birçok ürünün satıldığı bu türden marketlerin var olması doğal ve kısmen de iyidir. Fakat dağılım açısından ülkenin en ücra ilçesinde bile şubesi açılan bu mağazaların yoksullukla ilişkilendirilebilecek bir dağılım göstermesi dikkate değer ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Örneğimizde BİM markasının şubelerinin dağılımının İstanbul özelinde gelir düzeyi ile ilişkisine kısmen de olsa değinmeye çalıştım. Tamamen homojen olmasa da tüketicinin önemli bir kısmı gelir düzeyine uygun ya da ucuz ve düşük kaliteli ürünler satılan bu yerleri tercih etmektedirler denilebilir. Bir ürünün ucuza satılması kötü ya da kalitesiz olduğunu göstermez ama muadilleri ile arasında renk, tat, koku ve fiyat yönünden bariz farklılıklar mevcutsa orada şüphelenmemek de garip olur. Bu markalar birçok ailenin gıda ve diğer birçok ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte kalite çıtasını da aşağı indirdikleri gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. Benimkisi bir tespit ya da şahsi görüş katılan olur olmaz bilemem ama doğru olduğunu düşündüğüm bazı konuları da paylaşma gereği duyuyorum. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |